Duyguları çözümlemenin en kontrollü yolu düşünceyi belirlemekten geçer. Bu yazı bu konuda size yardımcı olacaktır.

En belirgin hissettiğiniz duyguyu tanımlamanızı istesem bu duygunuz hangisi olurdu? Eğer vereceğiniz cevap “endişe” ise bu yazı sizin için yararlı olabilir.

  Anksiyete bir diğer deyişle kaygı, günlük hayatımızda sıklıkla hissettiğimiz bir duygudur. Bu duygu durumu sanılanın aksine, normal düzeyde insan sağlığına zarar vermemekle birlikte günlük yaşamımızda sorunlara karşı hazırlıklı olmamızı, tehlike durumunda hızlı karar verebilmemizi sağlamaktadır. Aynı stres yönetiminde olduğu gibi kaygı durumumuzu koruyabildiğimizde faydasını görmek kaçınılmazdır. Ancak bahsedilenin aksine kaygı, yaşanan olay ya da durum geçtikten sonra azalmıyor, artıyor ve yerini başka duygulara bırakmıyorsa bu seferde bir sağlık sorununa yol açabilmektedir. Endişe ve kaygının normal duygulardan çıktığını anlamamamız için kontrol edilememesi ve günlük hayatta yaşamımızı zorlaştırması gerekir. Anksiyete bozukluğu -kaygı ve endişe bozukluğu da denebilir. – beyindeki serotonin ve noradrenalin isimli kimyasalların dengesizliği sonucunda ortaya çıkmaktadır ki bu iki kimyasal salgı, insan bedenindeki ruhsal düzenleyicidirler.

  Endişesi yüksek olan insanların 7 özelliği Dr. Robert L. LEAHY’in dikkatini çekmiş ve bunun üzerine “Endişe Tedavisi” adlı kitabını ele almıştır. Leahy’e göre bu bireylerin 7 özelliği; Hiçbir belirsizliği kabul etme, emin olmasın. Bütün olumsuz düşüncelerine gerçekten doğruymuş gibi yaklaş. Gerçekleşen kötü herhangi bir şey senin kim olduğunun yansımasıdır. Başarısızlık kabul edilemez. Olumsuz duyguların hepsinden anında kurtul. Her şeye acil durummuş gibi yaklaş.” Bu 7 özellik tanıdık geldi mi?

   Leahy’e göre evhamlı insanlar duygulardan korkarlar bunun sebebi de zihinlerinde çok fazla düşünce ile savaş verirken olaylar sonucunda duygularını kendi süzgeçlerinde geçirememeleri olduğunu söyler.  Biraz derinlemesine düşündüğümüzde zaman zaman hepimiz yoğun duygularla boğuşuruz, olayları unutup yalnızca hissettiğimize odaklanırız. Bu durum uzun vadede gerçek duygularımızı çözümlememize engel olacaktır. Yapılan bir araştırma sonucu da ilginç verici bir şekilde endişeli bireylerde endişe anında kaygının daha az olduğu. Araştırmaya göre, evhamlı kişiler sürekli yüksek gerginlik düzeyinde yaşarlar bu sebeple tehdit edici bir imgeyle karşılaştıklarında kaygı seviyesinde artış gözlemlenmez.

  Endişenizi tespit edebilmeniz, neden bu şekilde hissettiğinizi çözebilmeniz için hissettiğiniz duyguya sebep olan düşünceyi belirleyin. Düşünce aklınıza gelir, fiziksel belirtilerle uyarıyı verir ve biz de bunu kaygı, endişe, korku, hüzün vs. gibi duygularla adlandırırız.  Duyguları çözümlemenin en kontrollü yolu düşünceyi belirlemekten geçer. Bir örnekle açıklayalım. Hikayedeki isimler temsilidir.

Buket ilk seansında kendini tanıtıp seansa gelme sürecini anlatırken danışmanın sürekli esnediğini ve uykulu halde olduğunu fark eder. Buket seans sonunda yoğun bir endişeyle danışmanın ondan sıkıldığını, anlattıklarının saçma olduğunu ve onu yargıladığını düşünür. Düşük dozda devam eden bu kaygısı klinikten eve gidene kadar ileri düzeye ulaşır. Kalbi hızla çarpmaya, elleri ve ayakları terlemeye ve nefes darlığı çekmeye başlar. Buket bu endişesini kontrol edemez hale gelir. Bu düşüncesiyle birlikte aklına birden geçmiş yaşantısında da insanların ondan sıkıldığını, bunaldığını hatırlar ve düşünce havuzuna geçmişte yaşadığı olayları da ekler. Buket artık danışmanın davranışına değil, yaşamı boyunca yaşadığı durumlara da endişelenir. Danışmanıyla tedavisini sonlandırır ve tedaviden vazgeçer.

Bir de danışmanın gözünden bakalım.

 Danışman, saat 9’da iş başı yapmış ve gece 4’te uyumak zorunda kalmıştır. Bu sebeple gün içerisinde girdiği seanslarda oldukça yorgun ve uykulu bir ruh halindedir.

 Buket’in burada danışmana bir soru yöneltmesi hissettiği bu yoğun endişeye kontrol sağlayacak ve belki de klinikten mutlu ayrılmasına sebep olacaktı.

   Sahip olduğumuz bu endişe ve kaygılarımızı kontrol edebilmek için düşüncelerimizi hayatımızdaki insanlarla paylaşmak ve problem olup olmadığını onlarla konuşmak duygularımızın kontrolden çıkmasını önlemekte ilk adımdır. Sonuç olarak duygularımızı hisseder ve onları adlandırabiliriz. Ancak düşüncelerimizin farkında olmak endişelerimizin ilerlememesi için kritik noktadır. Son olarak bu konuda yardımcı olabilecek bir önerim var. Her gün hissettiğiniz duygularınızı yazın, üzerinde biraz düşündükten sonra buna sebep olan düşünceleri ekleyin ve bunu 15 gün boyunca düzenli olarak uygulayın. Bu alıştırma sizlere düşünceleri fark etme yolunda yardımcı olacaktır.

    Endişe duygusu, depresyon, obsesif kompresif bozukluk, panik bozukluk gibi birçok psikolojik rahatsızlığın başında gelir. Endişeyi yönetmeyi bilmediğimizde ya da gittikçe fazlalaştığında ilerleyen derecelerde bu gibi problemler ile karşılaşmamız olasıdır.  Bu sebeple belirtilerinizde artış varsa bir uzmandan destek almayı düşünmelisiniz demektir.