Halis Ağa'nın kararına boyun eğmek zorunda kalan Ferit, içindeki çatışmayı gizlemeye çalışıyordu. Elindeki çeyrek altınları düşündü ve dedesinin mutluluğu için bu adımı atmayı kabullenmeye karar verdi.

İfakat, bu misafirperver ailede en çok Ferit'in dedesi Halis Ağa'yı üzmekten korkuyordu. Onun bu kararından hiç hoşnut değildi, ama itaat etmek zorundaydı. Uygun bir gelin bulmak için çözüm arayışına girişti. Gözlerini, ahenkli ve gururlu bir kız olan Suna'ya çevirdi. Suna'nın yüzünde gizli bir ışıltı vardı; belki de bu evlilik onun için değişimin kapısını aralayabilirdi.

Suna'nın kardeşi Seyran ise karışık duygular içindeydi. Kız kardeşinin mutluluğu için sevinç duysa da, onun bu evlilikle ne kadar değişeceğini düşünüyordu. Suna'nın hayatı baştan sona değişecekti; bu gerçekle yüzleşmek zorundaydı.

İsteme töreni günü geldiğinde, evin bahçesinde rengarenk çiçekler ve mis kokular vardı. Herkes gergindi, ama aynı zamanda bir umut vardı içlerinde. Halis Ağa, gelen konukları gururla karşılıyordu. Ferit, onun yüzündeki gururun kıymetini biliyordu.

Suna ise gelinlik içinde adeta bir peri gibiydi. Güzel ve nazik bir gülümsemeyle herkesi karşılıyordu. Kalbinde, bu evliliğin getireceklerine dair karışık duygular vardı, ama umutla bakıyordu geleceğe.

İfakat, herkesin gözünde bu mutluluğun nasıl başlayacağını görebiliyordu. Halis Ağa ve ailesi, bu yeni başlangıcın coşkusunu yaşıyordu. Seyran ise, kız kardeşinin yanında durarak ona destek oluyordu. Her şey değişecekti, ama belki de bu değişim, onların hayatına beklenmedik güzellikler getirecekti.