Her yıl turistlerin ziyaret ettiği Karaca Mağarası ülkemizin önemli doğa harikaları arasındadır. Mağara oluşumu ve özellikleriyle ilgi görmektedir. Karaca Mağarasının nerede olduğunu, giriş ücretleri, ziyaret tarihleri ve saatleri 2020 yılı için güncel olarak sizler için hazırlanmıştır.
Karaca Mağarası Türkiye’nin yeraltı mağaralarındandır. Mağara içerisindeki hava akışının astım hastalığı gibi solunum rahatsızlıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Bu sebeple turistik sebepler dışına da ziyaret edilmektedir. 1983 yılında keşfedilen mağara, 1996 yılında turizme açılarak ülke ekonomisine de katkıda bulunmaya başlamıştır.
Karaca Mağarası Nedir?
Karaca Mağarası yeraltı oluşumlarından olup bir fosil mağara niteliğindedir. Mağara içerisindeki çeşitli sarkıt ve dikitler, desenler ve şekiller onun bir resim sergisi olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.
Karaca Mağarası Nerededir, Hangi Bölge ve İldedir?
Karaca Mağarası Karadeniz Bölgesinde yer almaktadır. Karadeniz Bölgesinin önemli değerlerinden biri olan mağara, adını yer aldığı köyün bir mahallesinden almıştır. Gümüşhane ilinde yer alan Karaca Mağarası, Torul İlçesindedir. Mağara şehrin merkezine yaklaşık 18 km uzaklıktadır. İlçeye bağlı olan Cebeli Köyü’deki mağara için çalışmalar 1990’larda başlamıştır. 1996 yılında turizme açılırken ismini Karaca Mahallesinden almıştır.
Karaca Mağarasına Nasıl Gidilir?
Karaca Mağarası Trabzon ve Gümüşhane karayolu üzerinde kalmaktadır. Ayrıca tarihi İpek Yolu’nun güzergahı da aynıdır. Anayoldan 12 km kadar gidildikten sonra yolun kuzeyinden devam edilir. Bu yoldan 4 km devam edildikten sonra mağaraya ulaşım sağlanmış olur. Aynı güzergah hem özel araçlar hem de tur araçları ve yerli dolmuşlar tarafından kullanıma uygundur. Mağara çevresinde yeme içme mekanları ve dinleme tesisi bulunmaktadır.
Karaca Mağarası Nasıl Oluşmuştur?
Karaca Mağarası’ndaki oluşum şekilleri çok çeşitlidir. Özellikle damlataş oluşumuna sıkça rastlanmaktadır. Renkli damlataşların dışında org deseninde duvar, sarkıt, dikit ve bayrak şekilleri de mevcuttur. Mağaradaki çiçekler, güller, inciler, fil kulağı ve travertenler ise damlataş havuzundan meydana meydana gelen dikitler üstünde oluşmuşlardır. Mağara içerisinde demir gibi eriyen minerallerin varlığı travertenlerin renkli olmasını sağlamıştır. Mağaranın içerisindeki volkanitler tarafından çevrelenen çatlak kalkerler Karaca Mağarası’nın gelişmesini sağlamıştır.
Karaca Mağarası Özellikleri
Karaca Mağarası’nın özellikleri şu şekilde listelenebilir:
Denizden yüksekliği yaklaşık 1560 metredir.
Mağaranın alanı 1500 metrekaredir.
Mağara içerisinde akarsu yoktur ancak tavandan sızan sularla damlataşlar oluşmuştur.
Mağaranın iç kısmında traverten havuzları yer almaktadır.
Mağaranın salonları arasındaki nem oranı farklılık göstermektedir.
Mağara içerisi yaz mevsiminde serin, kış mevsiminde sıcaktır.
Sağlık turizmine katkı sağlamaktadır.
Mağaranın girişinden en son noktasına kadar olan uzunluk 150 metredir.
Mağara tavanının yüksekliği yaklaşık 18 metredir.
Karaca Mağarası Tarihi Eser Ya Da Milli Parkı mıdır?
Karaca Mağarası doğal sebeplerle meydana gelen bir yeraltı oluşumu olduğu için tarihi eser değildir. Bulunduğu bölgede dinlenme tesisleri vardır ancak bölge bir milli park niteliği kazanmamıştır.
Karaca Mağarası Giriş ücreti (2020)
Gümüşhane ilinin turizm gelirlerine önemli bir katkısı olan Karaca Mağarası’nın giriş ücretleri belli dönemlerde güncellenmektedir. Mağaranın 2020 yılı için belirlediği giriş ücreti öğrenciler için 5 TL ve yetişkin bireyler için de 10 TL’dir.
Karaca Mağarası Ziyaret Saatleri (2020)
Karaca Mağarası ziyarete 15 Nisan tarihinde açılmaktadır. 15 Kasım’a kadar ziyaret edilebilmesi mümkündür. Kış mevsiminde ziyarete kapalıdır. Ziyaret gün ve saatleri özel zamanlarda değişiklik gösterebilir ancak genellikle sabah 09:00 ve akşam 19:00 saatleri aralığında ziyaret edilebilmektedir.
Karaca Mağarası Hikayesi ya da Efsanesi Var mıdır?
Ziyaretçiler tarafından büyüleyici bir güzelliğe sahip olduğu ifade edilen Karaca Mağarası’nın bilinen bir hikayesi ya da efsanesi yoktur. Ancak Mağara içerisinde yer alan bazı silüetlerin Meryem Ana’ya benzediğine dair düşünceler mevcuttur.
